Tükenmişlik kelimesinin sözlük anlamı “gücünü yitirmiş olma, çaba göstermeme durumu”dur. Mesleki tükenmişlik ise ilk olarak 1970’lerde Amerika’da çalışan insanların yaşadığı mesleki bunalımlar üzerinde yapılan çalışmalar ile ortaya çıkmış bir kavramdır. Alman psikolog Herbert J. Freudenberger tarafından 1974 yılında yayınlanan “Personel Tükenmişliği” adlı makalede “aşırı taleplerden dolayı enerji, güç veya kaynakların tükenmesi sonucu yorulma ve başarısızlık” olarak tanımlanmıştır.
Sosyal psikolog Christina Maslach ise mesleki tükenmişliği, “insanlarla yüz yüze etkileşimde bulunmayı gerektiren mesleklerde çalışanlarda görülen uzun süren yorgunluk, fiziksel bitkinlik, umutsuzluk, çaresizlik, işe yaramama duygusu ve diğer insanlara karşı olumsuz tutumları içeren fiziksel, duygusal ve zihinsel boyutlu bir durum” olarak açıklamıştır. Ayrıca mesleki tükenmişliği; duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve kişisel başarısızlık olmak üzere üç boyuta ayırarak bir model oluşturmuştur. Bu model literatürde “üç boyutlu tükenmişlik modeli” veya “çok boyutlu tükenmişlik modeli” olarak bilinmektedir.
Mesleki tükenme duygusu yaşayan bireyler gittikçe artan bir işten soğuma duygusu yaşarlar. Bu durum ilerleyen aşamalarda işten ayrılma niyeti, iş kazalarında artış, çatışma ve uyumsuzluk, iş performansında düşüş, iş doyumsuzluğu gibi sonuçlara yol açar. Ayrıca bireylerde ciddi bedensel, psikolojik ve davranışsal rahatsızlıklar ortaya çıkabilir.